Eskiler geldi aklıma. Bir kaç sayfa karıştırdım, elime bir kaç fotoğraf karesi alıp dakikalarca aptal aptal baktım. Tebessüm ettim. 'Hey gidi' dedim. Bu herkeste böyle oluyordu galiba. İnsanın geçmişe olan özlemi hiç bitmiyordu. Belki şu an ki yaşantısını etkileyen şeylerdi eskide bıraktıkları, belki de değildi. Ama insan öyle yada böyle özlüyordu. Çok değil, dünü bile. Hatta bir saat öncesini bile belki de...
Benimde özlediğim şeyler olduğunu fark ettim. Çocukluk zamanlarımdan başlayabilirdim bunlara. Mesela hiç bir hayat kaygım olmadan sabahtan akşama kadar futbol oynamayı özlemiştim. Hiç yorulmamayı özlemiştim. Çocukluk arkadaşlarımla o güzel yaz geceleri ailelerimiz dışarda pasta börek eşliğinde muhabbet ederken, mahalle etrafında gezip, muzurluk yapmayı özlemiştim. İlkokul arkadaşlarımı özlemiştim. O zamanlar hiç birinin adını unutmam diye düşündüğüm, fakat yıllar geçtikçe sadece bir kaçının isminin hafızamda kaldığı, diğerlerini ise hatırlayamadığım ve ne durumda olduklarını merak ettiğim arkadaşlarımdı bunlar. Bazılarından haberim vardı. Peki ya ne yaptığını ne ettiğini bilmediklerim?..
O zamanlar sanki hiç bitmeyecek, hiç ayrılmacakmışız gibi geçen günler, yerini bu günlere bırakmıştı. Büyümüştük... Bu kötü bir cümleydi. Büyümek?! Berbat bir şeydi... Daha yakınlara gelmiştim sayfaları çevirdikçe. Kaybedilen, görüşülemeyen arkadaşlar, dostlar peşi sıra diziliyordu.. Hüzünlü ama bir yandanda mutlu edici bir tabloydu elimdeki. Saniyelikde olsa, onlarca anı geçiyordu gözümün önünden ve yüzümdeki tebessüm hiç eksilmiyordu..
Birden üniversite yıllarına gelmiştim. En yakın geçmişim bile olsa, insan bakınca yine de üzülüyordu. Çünkü yine kaybedilen, görüşülmeyen dostlar vardı. Hayat böyle yön vermişti. Belki de biz aptallık etmiş ve hayata fırsat vermiştik. Bunu bilemezdik.. Özlediğim insanlar vardı, dostlar vardı. Bunların başında Özge geliyordu tabi ki. Saçma sapan ve anlatsam saatler sürecek bir sebepten onu yalnız bırakıp gitmiş, sonra da arkamıza bakmamıştık. Ama niye? Ama niçin? Çok mu gururluyduk? Çok mu iyiydik biz? Bulunmaz mıydık? Hiç biri değil tabi ki. Saçma sapan şeyler işte.. Tabi ki bizim de haklı, Özge'nin de haklı olduğu çok şey vardı. Ama sanki o daha haklıydı.
Hayat neden en acımasız dersleri hep zaman geçtikçe veriyordu? Bu sonları en baştan gösterip, hata yapmamız engellenemez miydi? Bence güzel olurdu, ama hayat bu kadar basit değildi. Allah akıl, fikir vermişti ve bunu kullanmamız gerekiyordu. Kullanıyorduk. Ama nasıl, ama ne için? Kim dostlarını, arkadaşlarını kaybetmek için aklını kullanırdı? Bu eylem, aklın kullanılmamasıyla ortaya çıkan bir şeydi zaten.
Bazen 'keşke eskisi gibi olsa yine' deyip, bunun için bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Tabi ki sonuç alamıyorduk. Aslında biliyorduk hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını ama yine de insanın hayattaki en önemli gücü, yaşama sevinci olan 'umut' devreye giriyordu. Ne olurdu sanki her şey eskisi gibi olsaydı? Ne olurdu hiç bir dostumuzu kaybetmemiş olsaydık? Ne olurdu Özge'yi arayıp, 'Nabıyosun ela gözlü?' diyebilseydik, ela gözlü olmamasına rağmen. Veya bir derdimiz, sıkıntımız, mutluluğumuz olunca paylaşabilseydik..
İnsan özlüyordu, çok özlüyordu eski günleri. Hayat belki yeni arkadaşlar, dostlarda çıkartıyordu insanın karşısına ama yine de kimse eski dostların yerini tutamıyordu. Zaten bu değil miydi onları özel kılan? Özge'nin yerini tutabilecek bir arkadaşım olabilseydi, ne anlamı kalırdı Özge'nin. Dost dediği kişiler, olmasa bile hep hayatında olmalıydı insanın. Böyleydi bazı insanlar benim içinde. Ve hep böyle kalacaklardı. İnsan bugününü iyi yaşamalı, yarınını iyi düşünmeli ve düne ait düşünecek bir şey bırakmamalıydı. Çünkü geçmiş, cevabı hiç olmayan bir soru gibiydi. Üzerinde ne kadar düşünülürse düşünülsün, bir şey yapılamayacaktı. Yanımızda olan insanlara sanki şu an gideceklermiş gibi sıkı sıkı sarılmalı, ama hep bizimle olacaklarmış gibi de sırtımızı dönebilmeliydik..
Kimse arkadaşını kaybetmemeliydi. Kimse dostum dediği insanla vedalaşmak zorunda kalmamalıydı. Kimse sevdikleriyle imtahan edilmemeliydi. Hayat biraz olsun acıdan arınmış olmalıydı. Ama bunların hiç biri insanın elinde değildi...
24 Kasım 2022 tarihinde PHP 8.2 versiyonunun kararlı sürümünün yayınlanması bekleniyor. Bu yazımızda PHP’nin yeni sürümü için yapılan yenilikleri ve iyileştirmeleri inceleyeceğiz.
...
In Laravel, you can make concurrent request by using pool method of the HTTP Client of the Laravel....
Laravel has a very powerful and useful Service Container and you can extend any service from the Laravel Container any time. For that, you can use the extend() method to decorate or configure the resolve services from the container. ...
We use models a lot when developing projects with Laravel. By defining the relationships between the tables within the models, we ensure that the relevant data is brought over the database in a practical way. We can take advantage of the Eager Loading feature to increase performance and get faster results when performing operations with related models. For this, we can use the with() method when creating a query from the related models:
...
Bildiğiniz gibi Laravel ile geliştirme yaparken modellerimize uygun şekilde fake veriler oluşturmak için Faker kütüphanesi ile fazlaca haşır neşir oluyoruz. Genellikle text veriler oluştursak da, Faker kütüphanesinin resim oluşturmak gibi yetenekleri de var:...
Laravel'de zamanlanmış görev (scheduled task) tanımlarken, çalışan komutun tamamlanıp tamamlanmadığını anlamak ve buna göre başka işlemler yapmak istiyorsanız şu şekilde bir yapı kullanabilirsiniz:
PHP 8.1, 25 Kasım 2021 tarihinde yayınlandı. Bu sürümde hayatımıza neler girdi, ne gibi değişiklikler yapıldı birlikte inceleyelim mi?...
Merhabalar. PHP 8 ile birlikte hayatımıza neler gelecek, neler değişecek birlikte göz atmaya var mısınız? Haydi başlayalım o zaman…
...
Selamlar. Ramazan ayının ve sahuru beklemek bahanesiyle gece geç saatlere kadar takılmanın vermiş olduğu yetkiye dayanarak yine bazı projeler üzerine çalışıyor, bazı araştırmalar yapıyor ve müzik dinliyordum. Ve birden "uzun zamandır bir şeyler karalamıyorum ben ya" diye bir düşünce geçti beynimin derinliklerinden. Hemen buraya geldim....
React’in 16.8 versiyonu ile birlikte hayatımıza Hook kavramı girdi. Artık çok daha az kod ile daha efektif React Componentleri yazabiliyoruz. Hooks konusu ile ilgili detaylı bilgiyi React’in kendi dokümantasyonundan okuyabilir, bilgi sahibi olabilirsiniz....
PHP 7.4 ile birlikte hayatımıza girecek olan özelliklere şöyle hızlıca bir bakış atmaya ne dersiniz?
...
React ile High Order Component kavramını sizlere anlatmaya çalışacağım....
Selamlar, oldukça uzun bir zaman sonra tekrar buralardayım. Dolu dolu geldim ama; biraz oturun, konuşalım....
Yine aylar olmuş ve buralarda gözükmüyorum. Ne zaman "buralara daha çok vakit ayıracağım, bol bol yazacağım" desem, kesin başka bir şeyler çıkıyor; işler, güçler, yoğunluklar vs, odaklanamıyorum. Öyle ya da böyle bunu bir düzene oturtacağım. inatçıyım bu konuda....
Buraları yine oldukça aksatmış olmanın verdiği iç rahatsızlığı ile, geçen haftadan beri bir şeyler karalamaya olan isteğim ancak şu an vuku buluyor. Geçen hafta oldukça yoğun ve hareketli geçtiği için yazmaya vakit bulamadım aslında. Ya da ne bileyim, belki de bahane buluyorum......
"Gidelim buradan... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim....
Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap!